Diyarbakır Barosu İnsan Hakları Merkezi Cezaevi İzleme Komisyonu 2017 yılı raporunu yayınladı. Komisyonun izleme ve yerinde inceleme yaptığı 20 hapishanede 92 mahpusla yaptığı görüşmelere dayanarak hazırladığı raporda yaşanan hak ihlallerine ve bu sorunların çözülmesi için önerilere raporda yer veriliyor. OHAL’in yıllardır yaşanan hak ihlalleri ve sorunları gözle görülür ve hissedilir bir şekilde arttırdığı raporun önemli tespitlerinden biridir.

Kadın mahpusların yaşadığı sorunlar ve ihlallerden öne çıkanlar şunlardır:

*Oltu T Tipi CİK’de içme ve kullanma suyunun insan sağlığı için uygun olmadığı, suyun çok kireçli ve tuzlu olduğu bu sebeple su satın almak zorunda kalındığı, söz konusu su ile duş alındığında dahi vücutta tahrişe yola açtığı belirtilmiştir. Görüşülen kadın mahpus, suyun kireçli olmasının saçlarının dökülmesine yol açtığını bu nedenle de çoğu kadının saçlarını kesmek zorunda kaldığını, kış mevsimi olmasına rağmen sıcak suyun çok nadir verildiğini ve yaklaşık bir aydır soğuk su ile duş almak zorunda kaldıklarını belirtmiştir.

*Tarsus Kadın CİK’te birçok mektubun örgüt propagandası içerdiği gerekçesiyle gönderilmediği veya kendilerine verilmediği ve bu sebeple disiplin cezası aldıklarını, mektuplarında herhangi bir suç unsuru olmamasına rağmen keyfi bir şekilde disiplin cezaları verildiği belirtilmiştir. Kürtçe yazılan mektuplara keyfi olarak el konulduğu da ifade edilmiştir.

*Cezaevi idaresine verilen bir dilekçe veya mektup için “evrak takip sistemi” uygulamasının olmadığı bu nedenle idareye verilen evrakların takibinin sağlanamadığı, bu durumun da haberleşme ve iletişim hakkının denetimini zorlaştırdığı belirtilmiştir.

*Elazığ T Tipi CİK’de mevzuata aykırı bir şekilde uygulanan “kimlik taşıma” zorunluluğunu mahpusların kabul etmemeleri nedenleriyle çok ciddi sorunlar yaşandığı ifade edilmiştir. Kimlik taşımayı kabul etmeyen tutuklu ve hükümlülerin ağır disiplin cezaları ile karşı karşıya kaldığı, bu uygulamayı kabul etmeyen mahpusların görüşe çıkartılmadığı, telefon- mektup- hobi alanı faaliyetlerini izin verilmediği, hatta avukat görüşüne dahi çıkartılmadığı ifade edilmiştir. Özellikle bu husus ile ilgili cezaevi savcısı ile görüşmek için avluda bekleyen kadın mahpusların darp ve şiddet gördüğü bu darp ve şiddetin “cinsel şiddete” vardığı özellikle vurgulanmıştır. Basında da yer aldığı üzere bir mahpusun bu müdahale sırasında ağır darbeler aldığı ve kan kustuğu belirtilmiştir. Personel tarafından keyfi bir şekilde yangın söndürme hortumlarıyla tazyikli suya maruz kalan başka bir mahpusun astım krizi geçirdiği, bu sırada personele seslenmek için koğuş kapısına yönelen bir mahpusun ise elinin mazgalın arasında sıkıştırıldığı ifade edilmiştir. Yoğun bir şekilde yapılan oda aramalarının, kötü muamele ve işkencenin tüm cezaevi müdürleri ve idaresi tarafından bilindiği mahpuslar tarafından vurgulanmıştır. Yapılan suç duyuruları hakkında aynı gün Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturulmadan “takipsizlik” kararı verildiği ifade edilmiştir. Farklı tarihlerde yapılan müdahaleler sonrasında bazı kadın mahpusların süngerli odalara alınarak işkence gördüğü, sandalyelerle dövüldüğü ifade edilmiştir. Tüm bu nedenlerle kadın mahpuslar açlık grevine başlamış, bu grev mahpusların taleplerinin kabul edilmesi sonucunda 2018 Ocak içinde sona ermiştir.

*Tarsus Kadın CİK’de avukat görüş odalarında kamera sisteminin tüm odayı gözetleyecek bir şekilde kurulu olduğu komisyon üyelerimiz tarafından tespit edilmiştir. Bu durumun ve kameranın ses kaydı da yapma ihtimalinin avukatlar ile yapılan görüşmelerde mahpusların rahat ve özgür bir şekilde kendilerini ifade etmelerini engellediği ve mahpusların tedirgin oldukları gözlemlenmiştir.

*Tarsus Kadın CİK’de bulunan mahpuslar, cezaevine ilk girişten itibaren fiziki işkenceye maruz kaldıklarını bildirmişlerdir. Hastaneye ve revire sevk istenmesine rağmen hastane ve revire çıkarılmadıklarını belirtmişlerdir. Devam eden kötü muamele nedeniyle tutuklu ve hükümlülerin cezaevi savcılığı aracılığıyla suç duyurusunda bulundukları belirtilmiştir.

*Anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan çocuklar için bezlerin haftalık olarak verildiğini belirten kadınlar kendi imkanları ile bu ihtiyacı karşılamakta güçlük çektiklerini, bu bezlerin sayılı olduğu, yetersiz kaldığı ve çoğu zaman gecikmeli verildiğini, bezler bittiğinde de çocukların altını bağlayamadıklarını ve çocukların sağlık durumunun bundan olumsuz etkilendiğini ifade etmişlerdir.

Raporun tamamına bu linkten erişebilirsiniz: http://www.diyarbakirbarosu.org.tr/Uploads/img/cezaevirapor.pdf

10.02.2018