13.08.2021 tarihinde Jinnews’ta yayınlanan haberi aşağıda bulabilirsiniz:

“”İZMİR – Şakran Kapalı Kadın Cezaevi’nin irade kırmaya dönük uygulamalar konusunda pilot cezaevi olarak belirlendiğini vurgulayan tutsak Cihan Öner, kaleme aldığı mektubunda, “iyi hal sisteminin pişmanlık yasasına” dönüştürüldüğünü ve yasaklarla “tek tip” uygulamasının hayata geçirilmeye çalışıldığına dikkat çekti.
Cezaevlerinde tutsaklara yönelik baskılara her geçen gün yenileri ekleniyor. Bunlardan biri olan Şakran Kapalı Kadın Cezaevi’nde tutsaklara irade kırmaya dönük baskılar yaptığı belirtildi. 2010 yılında Hakkari’de tutuklanan ve Kürtçe yapmak istediği savunması alınmadan müebbet hapis cezası verilen Cihan Öner, Şakran Cezaevi’nde yaşananları, yazdığı mektubunda dile getirdi.
Mektubunda Şakran Cezaevi’nin, iradeyi kırma ve teslim almaya dönük pilot bölge olarak seçildiğini söyleyen cihan, aynı zamanda “tek tip kıyafet” ve “pişmanlık” dayatmaları da dahil birçok uygulama ile karşı karşıya olduklarını vurguladı.
Şakran Kapalı Kadın Cezaevi’nin birinci müdürü Meltem Babaoğlu’nun gelişiyle birlikte yaşanan baskıların ayyuka çıktığını belirten Cihan, mektubunun devamında şu ifadeleri kullandı:
“Yeminli bir Kürt düşmanı ve bütün devrimcilerin düşmanı olan Meltem Babaoğlu insan onurunu zedeleyen ve kişiliksizleştiren yöntemlerle sürekli siyasi kimliğimize saldırmaktadır. Gelişinden bu yana geçen 3 yıllık süreç içinde bütün yasal haklarımız gasp edildi. Mahkeme kararlarını dahi tanımayan ve kendi şahsi yönetmeliğini uygulayan Meltem Babaoğlu’nu denetleyecek hiçbir mekanizma işlemiyor. Cezaevi kurumunun kararlarını hukuki olarak denetlemekle yükümlü merciler olarak Karşıyaka İnfaz hakimliği ve Karşıyaka Ağır Ceza Mahkemesi ne yazık ki cezaevi kurumunun keyfi kararlarını onaylama mercilerine dönüşmüş durumdadır. Onaylamadıkları istisnai kararları da cezaevi kurulu tanımıyor.
İyi hal sistemi pişmanlık yasası olarak uygulanıyor
01.01.2021 tarihinde yürürlüğe giren infaz yasasında yapılan değişiklik kapsamında uygulanan ‘iyi hal sistemi’ Şakran’da ‘pişmanlık yasası’ olarak uygulanmaktadır. Açık şekilde pişman olduğumuzu söyleyip bağımsızlara gitmediğimiz sürece hiçbirimizi tahliye ettirmeyeceklerini söylüyorlar. Tahliyesi gelen 5 arkadaşımız pişmanlığı kabul etmediği için tahliye edilemediler. Bu haliyle yasal değil ama fiiliyatta hepimizin infazı yakılmış oluyor. Dolayısıyla mahkeme kararıyla yasal olarak belirlenmiş olan infazın dörtte üçünü yatma durumu ortadan kaldırılarak cezanın hepsini yatırmak istiyorlar. Bu yasa ‘çökertme konseptinin’ cezaevi ayağını oluşturuyor. Şakran bu yasa için pilot olarak belirlenmiş bir cezaevidir. Bizler de bu faşist yasalar karşısında diz çökmeyeceğimize ve sonuna kadar direneceğimizi belirtiyoruz.
Tekli hücrelerdeki tutsaklara psikolojik şiddet
Ayrıca Şakran Cezaevi’nde bulunan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Mesil Demiralp ve Rahşan Aydın arkadaşlarımız bulundukları tekli hücrelerde sürekli psikolojik şiddete maruz kalmaktadırlar. Hücre görüş ve iletişim gibi ağır disiplin cezalarını sık sık veriyorlar. İnsanlık dışı koşullarda tutulan arkadaşımızın durumunu kurum ve kuruluşlara yazdık idare ile defalarca görüştük fakat koşullarda zerre kadar bir düzelme yapılmadı. Dolayısıyla arkadaşlarımızın ruhsal sağlığından ve can güvenliğinden kaygı duymaktayız. Başlarına yine yasal olarak iç posta yapma hakkımız olmasına rağmen cezaevi idaresi tekli hücrede kalan arkadaşlarımıza mektup yollamamızı keyfi bir şekilde engellemektedir.
Koğuşlarımız talan ediliyor
Pandemi, keyfilikte sınır tanımayan cezaevi idaresinin daha da pervasızlaşmasının bahanesi oldu. Müdür görüşü talebimiz her defasında pandemi gerekçesiyle reddedildi. Ama 10 günde bir karantina koğuşlarında dahi arama yapılarak koğuşlarımız adeta talan edilmektedir.
Yasaklar tek tip uygulamasına doğru bir gidişat
Örgüyle yapılan kıyafetler kapüşonlu kıyafetler, bağcıklı ayakkabılar, naylon poşetler yasaklandı. Kıyafetlerde yasaklanan renkler çoğaltılmış kargo pantolonlar verilmiyor. Yasal olarak tek tip uygulaması yürürlükte değil ama giderek fiiliyatta tek tip uygulaması dayatılıyor.
Kürtçe yayınlar verilmiyor
Yine Meltem Babaoğlu geldikten sonra Kürtçe kitaplar yasaklandı. 3 yıldır tercüman yok bahanesiyle hiçbir Kürtçe yayın verilmiyor. Cezaevinde Kürtçe bilen personel olmadığı İzmir’de de Kürtçe tercüman bulamadıkları gerekçesiyle Kürtçe kitapları vermiyorlar. Ama personelin yarısı Kürt’tür, İzmir Kürt göçünün en yoğun yaşandığı metropollerden biridir. İzmir’deki mahkemelerde yasal olarak tercüman bulunduruluyor. 5275 sayılı kanunun 62. Maddesi’nde belirtilen kurum güvenliğini tehlikeye düşürme ve müstehcen nitelikteki haber, yazı, fotoğraf yorumları kapsayan yayınlar hükmüne dayanarak Kürtçe kitapları vermiyorlar. Bu Kürtçeyi kriminalize eden ve anadilimize hakaret eden bir anlayıştır. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi bir arkadaşımızın kendisine verilmeyen Kürtçe kitaplar hakkında yaptığı itirazı kabul etmesine rağmen cezaevi idaresi mahkemeyi tanımayarak yine 5275 sayılı kanunun 62. Maddesi’ne dayanarak arkadaşımızın Kürtçe kitaplarını vermediler. İngilizce Almanca ve benzeri birçok yabancı kitaplar veriliyor ama Kürtçe kitapların verilmemesi Kürt düşmanlığının en bariz göstergesidir.
Hukuki yazışmalar engelleniyor
Şakran’da yaşamın her anı bir psikolojik şiddet atmosferinde yaşanmaktadır. Faşist gardiyanlar küçük bahanelerle sık sık provokasyon çıkarmak istiyorlar. Buradaki baskıları uluslararası kurullara yazdığımızda mektuplarımıza el konuyor. Şikayet dilekçelerimiz işleme konmuyor. Buradaki baskıların dışarıya yansımasını yasadışı uygulamalarla önlüyorlar. Bu konuda hiçbir yasal engel tanımıyorlar. Bizler bu faşist uygulamalara direnerek insanlık onurunu korumaya devam edeceğiz. Demokratik kamuoyunda da Şakran’daki baskılara gerekli girişimlerde bulunulmasını ve duyarlılık sergilemesini bekliyoruz. Şakran’ın pilot cezaevi seçildiği için irade kırmaya ve teslim almaya dönük ciddi bir baskı uyguluyorlar.””
Haber/Fotoğraf Kaynağı: Jinnews
http://jinnews31.xyz/TUM-HABERLER/content/view/169976
Bir cevap yazın