26.06.2022 tarihinde JinNews’te yayınlanan haberi aşağıda bulabilirsiniz:

ANKARA – “Mahpusluğun Kadın Yüzü” panelinde konuşan avukat Çiğdem Kozan, “Direnen, özgürlükleri için mücadele eden kadınlar cezaevine konuluyor. Dışarıda direnen kadınlar ‘makbul olmayan kadınlar’ olarak nitelendirilirken, cezaevinde direnen kadınlar ise ‘iyi halli olmayan kadınlar’ olarak görülüyor” dedi. 

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şube Kadın ve Hapishane Komisyonu, “Mahpusluğun Kadın Yüzü” paneli gerçekleştirdi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nda (SES) gerçekleşen panele İnsan Hakları Derneği (İHD), Ankara Tabip Odası (ATO), Hakların Demokratik Partisi (HDP) Ankara İl Örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda izleyici katıldı. Panel salonuna “Mahpusluğun kadın yüzü” yazılı pankart asıldı. 

‘12 bin 500 kadın tutsak bulunuyor’ 

İki oturumdan oluşan panel verilen aranın ardından ikinci oturumla devam etti. Nurdan Kılıç’ın kolaylaştırıcılığını yaptığı söz konusu oturum, Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) avukatı Özge Akyüz’ün “Kadın mahpusların koşullarının iyileştirilmesinde avukatların ve sivil toplumun rolü” başlıklı sunumuyla başladı. 12 bin 500 kadın tutsak olduğunu belirten Özge, Türkiye’nin 2020 verilerine göre en çok tutsağı bulunan birinci ülke olduğunu söyledi. Özge, “Türkiye hapishanelerinde ikili cinsiyet üzerine kurulu. Kadınlara yönelik bir cinsiyet körlüğü var. Cezalandırma ve suçlama tarafı olan kadın ya mağdur kadındır ya da şeytanlaştırılmış kadındır. İnfaz ertelemesi yapılacaksa da anne olmasından kaynaklı yapılıyor ama kadın oluşlarından dolayı bir düzenleme yapılmıyor. Bunda bile siyasi tutsaklara yönelik bir ayrımcılık söz konusu. Hepimiz yoksullaşmanın bir parçasıyken, mahpus kadınlar bu durumdan daha çok etkileniyor. Mahpusların alması gereken malzemeleri kantinden almaları ve bunun için de paralarının olması gerekiyor. Ama aileleri dışında mahpuslara para yatıranlar hakkında soruşturmalar açılıyor. Dolayısıyla ekonomik anlamda kadın mahpuslar zor durumda bırakılıyor” dedi.  

‘Uzun süre kalan kadınlarda hastalıklar oluşuyor’

 Uzun süre cezaevinde kalan kadınlarda çeşitli rahatsızlıkların oluştuğuna değinen Özge, “Kist oluşumu, demir eksikliği, vitamin eksikliği gibi hastalıklar oluşuyor. Yine cezaevinin yapısal sorunundan kaynaklı oluşan rahatsızlıklar var. Cezalandırma alanında bir şeyler değiştirmek zor. Çünkü hapishaneler tarihi devletler tarihiyle çok iç içe. Cezalandırmanın felsefesine dair çok tartışma var. Türkiye yasalarında hapishanelerin insanı tekrar topluma kazandırmak üzerine bir amacı olduğu yasalarda geçse de klasik anlamda acı çektirme var. Hapishaneler çok politik alanlar ve cezalandırma alanları. Sivil toplum kurumları devletleri gözetleyen bir göz olarak yorumlanabilir. Hapishaneler sesi duyulmayan ve görülmeyen mekânlar. Sivil toplum, hapishanelerde hak arama yollarına destek sunuyor. Toplumda hak arama bilinci çok düşük. CİSST olarak, 2021 yılında 165 kadın mahpusla 398 kez mektuplaştık ve 430 insan hakları başvurusu yaptık.  Özelde S, Y ve F tiplerinde avukatların hapishaneyi ziyaret etmesi çok önemli. Toplu ihlal başvurularında bir sonuç alabiliyoruz. Ama sonrasında ihlal olan şey yasalaşıyor ve ‘Bu uygulama kanunda vardır’ denilerek başvurunuz reddediliyor” dedi.     

Cezaevinde trans bireyler

 Ardından Avukat Evrim Demirtaş “Adalete erişimden cinsiyet kimliğine, trans mahpuslar ve infaz rejimi” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Cezaevlerinde siyasi tutsakların maruz kaldığı ihlallerin bir kısmını trans tutsakların da yaşadığını söyledi. Trans olmasından kaynaklı tutsakların cezalarının artırıldığını ifade eden Evrim, diyerek yaşadığı deneyimlerini anlattı.    

‘İyi halli olmayan kadınlık’ 

Panelin son konuşmacısı avukat Çiğdem Kozan ise “İyi halli olmayan kadınlık: Siyasi kadın tutsaklar ve keyfi infaz yakmalar” başlığıyla sunum yaptı. Cezaevlerinde tutulan kadınların, siyasi kadın tutsakların maruz kaldığı hak ihlallerini anlatan Çiğdem, Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde 7 kadının infazının yakıldığını söyledi. İdare ve Gözlem Kurulu’na çıkarılan tutsaklara yoruma dayalı ve şahsi sorular sorulduğunu ifade eden Çiğdem, bir kısım cezaevlerinde tutulan tutsakların, bu hukuksuzluğa karşı çıkması dolayısıyla kurula çıkmayı reddettiklerini kaydetti. Tutsakların bu defa İdare ve Gözlem Kurulu’na çıkmamasının da tahliye edilmeme gerekçesi olduğunu belirten Çiğdem, buna dair örneklere yer verdi. Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde artan ihlallere dikkat çeken Çiğdem, “Tutsaklar, ‘2021 yılından beri bu cezaevinden tahliye olan olmadı’ dedi. Slogan atma eylemine katılmayan cezası az kalan kadınlar da kasıtlı olarak haklarında açılan disiplin soruşturmalarına tabii tutuluyor. Direnen, mücadele eden, özgürlükleri için mücadele eden kadınlar cezaevine konuluyor. Dışarıda direnen kadınlar ‘makbul olmayan kadınlar’ olarak nitelendirilirken, cezaevinde direnen kadınlar ise ‘iyi halli olmayan kadınlar’ olarak görülüyor” dedi. 

Panelde, soru cevap kısmının ardından son buldu.        

Fotoğraf-Haber Kaynağı: JinNews – http://jinnews41.xyz/TUM-HABERLER/content/view/190953

Blogumuzda yer alan haberler ve yazılar CİSST yayın ilkeleriyle ve CİSST terminolojisiyle örtüşmek zorunluluğu taşımamaktadır.

01.07.2022